top of page

Küresel Bir Haykırış: Pandemi

Pandemi, pandemi… 1 seneyi aşkın bir süredir dillerde hep aynı şey. ‘‘Koronavirüs dünyada ve ülkemizde giderek yaygınlaşıyor ama aşısı çıkmak üzere.’’ ‘‘Korona var, dışarı çıkamam.’’ ‘‘Ya bu aralar annemde bir titizlik başladı bir bilsen, sürekli ellerini yıka, gelince de -tabii ki gidebileceğimiz tek yer olan marketler

den- üstünü değiştir, diyor.’’ Bu cümleler son 1 senemizin her anında vardı. Tokalaşmamızı engelleyen, insanlığımızı yok eden ve ne dediğimizi ya da daha önemlisi ne demek istediğimizi mimiklerimizle, gülüşlerimizle anlattığımız anlarımızı örten o maskelerden ibaret oldu hayatımız.

‘Pandemi’, ‘korona’, ‘koronavirüs’, ‘Covid-19’ bu tanımlar son 1 yılımızı karantinaya çeviren, yeni aksesuarımız olan maskelerin çıkmasına neden olan ve bizi en çok da mental olarak düşüren küresel bir sorunun farklı isimleri. Ben pandemiden ve virüsten sayısal olarak bahsetmeyeceğim çünkü hepimiz internete girsek ve son bir aydan, son 3 aydan ya da virüsün ilk çıkışından itibaren istediğimiz her türlü sayısal veriye ulaşabiliriz. O yüzden ben bu virüsü ve nerelere ne kadar yayıldığını anlatmak yerine hepimizin merak ettiği bir soruya cevap olacağım bu yazıyla. ‘‘Sen nasıl etkilendin?’’ Ya da ‘‘Bu süreçte neler hissetin?’’ bu soruların cevabı internette yok maalesef. Bu soruların cevabını öğrenmek için belki zihin okuma gücümüz olsa çok işe yarardı ama ben bu süreci bir ‘öğrenci’ olarak diğer çoğu öğrencinin gözünden son 1 yılda biz neler yaşadık, diye başlamak istiyorum. Ben psikolog da değilim herkesi tamamen anlayamam, belki kendimi de çok net ifade edemem ama son 1 senenin mağdurlarından olarak en azından gerçekte ne yaşadığımızdan bahsetmek istiyorum. Güncelliğini koruyan bu durum herkeste o kadar farklı etkiler yarattı ki insanların birbirinden haberdar olmaya ihtiyacı var diye düşünüyorum.

İçinde bulunduğumuz bu pandemi süreci, her ne kadar hoş bir durumdan türemese de aslında hepimiz için çok büyük bir yardımda bulundu. Kendimizle yalnız kalabildik, tüm hayatın yapaylığından kurtulup doğallaştık. Evet, birçok etkisi oldu: olumlu veya olumsuz. ‘‘Bütün gün evde ne yapabilirim ki?’’ diye düşündük, başlarda da çok sıkıldık. Ama bence de sıkılmamız gerekiyordu başlarda. Çünkü bu dönem sanki yeni bir pencereydi kendimize ve dünyaya karşı.

Başta belki korktuk, sonra alışılagelmiş bir hayat sürdüğümüzü sandık, bu düşünceyle daha da sıkıldık. Oysaki duygularımızı ve hayatımızı alt üst eden bu süreç, kendimizi keşfe çıkarken ki kayığımıza yön veren bir rüzgar oluvermişti hiç beklemediğimiz bir anda.

Tarihe kazınan küresel olaylardan biri bu Covid-19. 2020’den 2021’e uzanan, daha da sürecek gibi görünen küresel bir haykırış bence. Dışarıya çıkamayan bizler doğaya nefes aldırdık bir yandan. Ama bu işin siyasi taraflarını da görmezden gelmek olmaz. Yine de bu kısımla ilgili pek konuşmak istemiyorum çünkü politik olarak bir virüsle değil de bizi mental açıdan zorlayan ve hayata karşı kapatan bir virüsle savaşıyoruz. Dediğim gibi tarihe kazınan Covid-19 bize fark etmemiz gereken şeylerin önemi arttırsa da hayatımızı çok zorlaştırdığı ve kısıtladığı aşikar. Ama tarih boyunca neler yaşandıysa tüm dünyada bu virüs bittiğinde, zihinlerimizden belki silindiğinde ya da izi kaldığında ilerde bu birkaç yıldan bir şeyler öğrendiğimizi kimse inkar etmeyecektir diye düşünüyorum.


İKBAL ÖZCAN




KORONA VÄ°RÃœSÃœN EKONOMÄ°YE ETKÄ°SÄ°

Tüm dünya bir yıldır çok zorlu bir süreçten geçiyor. 2019 yılının aralık ayında Çin’de ortaya çıkan bir virüs hayatlarımızı mahvetti. Türkiye de 2020 yılının mart ayından beri bu zorlu süreçle başa çıkmaya çalışıyor. Bu süreç sağlık, eğitim, ekonomi, sosyal hayat ve psikolojik açıdan birçok şeyi olumsuz etkiledi ve etkilemeye devam ediyor.

Bence bu konular arasından en çok zararı dokunan konu ekonomi. Korona virüsün ülkemize gelmesiyle birlikte birçok iş yeri ve küçük esnaf zor durumlara düştü. Tüm ülke genelinde uygulanan ilk tam kapanmayla birlikte esnaf bu sıkıntıları yavaş yavaş hissetmeye başladı. Tam kapanmada esnaf bir süre için kepenklerini indirmek zorunda kaldı ve satış yapamadı. Bu durumda esnaflar zararlarını karşılamak için kendi ceplerinden para harcamak zorunda kaldı. Esnafların borçları faizsiz olarak ertelendi fakat hiç kimsenin böyle bir durumda bu borçları ödeyebilecek durumu yoktu. Bu yüzden devlet zor durumda olan esnaflara para desteğinde bulundu ancak bundan tüm esnaflar yararlanamadı veya yaralanabilen esnaflar için de yeterli bir miktar değildi. Yazın gelmesiyle birlikte esnaf az da olsa kendini toparlamaya başladı ancak vaka sayılarının azalmasıyla insanlar rehavete kapıldı. Vakalar yaz sonuna doğru tekrar artmaya başladı ve ikinci dalga başladı. İkinci dalgayla birlikte tekrar bir tam kapanmaya girdik ve esnaflar bu sefer daha çok zarar gördü. Ekonomik olarak sıkıntı çeken esnaflar kepenklerini temelli indirmek zorunda kaldı. En son geçirdiğimiz üçüncü tam kapanmayla birlikte esnaf çöktü. Tekrar açılmayla esnaf kepenklerini yeniden kaldırdı ve satış yapmaya başladı ancak ekonomik olarak çökmede tek zarar gören esnaflar değildi. İş yerlerinin kapanmasıyla insanlar iş bulamaz oldu ve Türkiye’de işsizlik daha önce hiç olmadığı kadar arttı. İnsanların çoğunun evine ekmek dahi götüremediğini düşünürsek esnafların da durumunu hemen düzeltmesini bekleyemeyiz.

Böyle bir durumda tek yapabileceğimiz her şeyin eski haline dönmesi için kurallar uymak ve aşılanmanın hızlanmasını beklemektir. Esnaf ancak aşılanmanın hız kazanması ile birlikte eski haline dönebilir ve umarım bu zor günleri hep birlikte iyi bir şekilde atlatabiliriz.


ELÄ°F DÃœNDAR




Pandemi ve Ä°nsan Psikolojisi

Tüm dünyada olduğu gibi ilk olarak 2019 Aralık ayında ortaya çıkan bir virüs yüzünden yaklaşık bir yıldan uzun bir süredir pandemi halindeyiz ve başta sağlık olmak üzere birçok alan olumsuz yönde etkilendi. Bu alanlardan birinin de insan psikolojisi olduğunun söyleyebiliriz.

İlk başta birçok insan psikolojik olarak etkilendiğinin farkına varmasa da son zamanlarda herkes evde olmanın da getirdiği sıkıntılarla bu durumu fazlasıyla hisseder hale geldi. Herkes ilk başta kapanmaları tatil veya biraz dinlenmek için bir fırsat olarak değerlendirse de zamanla hepimiz durumun böyle olmadığını çok net bir şekilde anladık. Okula giden öğrenciler, iş sahibi insanlar hayatlarını birden ev ortamına taşımak zorunda kaldı. Böyle olduğu gibi başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere bazı insanlar da evlerinden ayrı kaldı. Bu durumda hem göremediğimiz akrabalarımıza hem de eskiden sahip olduğumuz hayatımıza karşı duyduğumuz özlem duygusu, psikolojimizi olumsuz yönde etkiledi. Sürekli online olarak vakit geçirdiğimiz bu zamanlarda birçok insanın sağlığı ve uyku düzeni de bozuldu. Neredeyse herkes mutasyonlu virüslerin neden olduğu, son zamanlarda tekrar yaşadığımız kapanmalardan dolayı umutsuzluğa kapılmış durumda.

Alışık olduğumuz hayatlara ne zaman dönebileceğimizi bilmiyoruz ve bu durum her geçen gün psikolojimizi daha da yıpratıyor ama umutsuzluğa kapılmak yerine birazcık daha pozitif olmanın bu zor zamanları daha kolay atlatmamıza yardımcı olacağını düşünüyorum.


ZEYNEP DÃœNDAR




PANDEMÄ° KRÄ°ZÄ°

Pandemi hayatımızı birçok yönden etkiledi. Belki de beklediğimizden daha çok. Kimimiz bu duruma kolayca adapte olduk, kimimizin ise akli dengesi çoktan bozulmuş durumda. Gelen yasaklarla da evden çıkma süremiz oldukça kısıtlandı. Dışarı çıktığımızda bile birtakım kurallara uymamız bekleniyor. Maske takmak, kalabalık ortamlarda bulunmamak bu kuralların başında geliyor. Kendi sağlığından endişelenmeyenler bile mesafe koruyarak hastalığı taşımama sorumluluğuna sahip. Ancak bu kurallara uyulmadığında, herkese eşit yaptırımlar uygulandığını ve cezaların gereğini yerine getirdiğini düşünmüyorum. Örnek olarak bir durum vermek istiyorum. Yakın zamanda Beşiktaş’ın Süper Lig’de şampiyonluğa ulaşmasıyla fanlar sokaklara döküldü. Yasaklar önemsenmedi. Ben böyle bir durumda, hem fanların hem onların ailelerinin hem de kutlama yapılan sokaktaki insanların sağlıklarının tehlikeye atıldığını ve bu durumun engellenmiş veya bastırılmış olabileceğini düşünüyorum. İnsanlar ne kadar gurur duysa ve bu hepimizi çok mutlu eden bir haber olsa da, içinde bulunduğumuz durumda birçok özel günü ve mutlu haberi kutlayamazken bu başarının virüs göz ardı edilerek kutlanmasını doğru bulmuyorum. Dışarıda yapılan bu kutlamaların evde yapılması gerektiğini ve bu kutlamaların bastırılmamış olmasının, evde kalıp kurallara uyanlara bir haksızlık olduğuna inanıyorum. Böylesine güzel haberleri hep beraber endişe duymadan kutlayabileceğimiz günlerin en kısa zamanda gelmesi dileğiyle...


ZEYNEP MELEK EREN



bottom of page